Yorgancılık,doğanın tüm canlılığının; en çarpıcı renklerinin, çiçeklerinin, kuşlarının hayranlık uyandıran motiflere dönüşerek odalara yansıtıldığı bir sanat dalı olmuş ve onu yaşatan sanatkarlar da oldukça azalmış, yok olmaya doğru gitmeye başlamışlardır. Yorgancılık Geçmişte en itibarlı mesleklerden biriydi. Bu sanatın ustaları saraylarda, konaklarda, itibar gören, aranan insanlardı. Hatta , belki de tarihin en göz kamaştırıcı düğünlerinden biri olan ve 52 gün 52 gece süren şenlikleri ile nam salan, III. Murat'ın şehzadelerine yaptığı sünnet düğününde de Sultanın önünde yapılan resmi geçide hak kazanan sanatkarlardandı. Şehzadelerin sünnet yataklarına serilmiş, günlerce el emeği ve göz nuru döktükleri yorganları ile övünüyorlardı. Ancak, yalnızca saraylar, konaklar, padişah düğünleri ile kısıtlı değildi onların yeri. İster zengin, ister yoksul olsun, her ailenin bir gün mutlaka ihtiyaç duyacağı sanatçılardandı onlar.
Rengarenk kumaşlarla ve el işi göz nuru emekle işlenerek dikilen ve genç kızların çeyizlerinin en önemli parçalarından biri olan yorganların yerini hazır satılan makine üretimi yorgan ve battaniyeler aldı.
0 yorum:
Yorum Gönder